SOK GÖZÜNE PARMAĞIM


Ramazan Azkın

Ramazan Azkın

17 Şubat 2014, 07:53

Yumuşak  mı çıktı sert mi? Civciv mi  çıktı,  kuş mu? Cemaat mi devletten yoksa  devlet mi cemaatten çıktı?  diye bir TV kanalında yapılan tartışma programına telefonla katılan hoca efendinin “ ben devlette değilem, devlet benim içimde” diye görüş bildirmesi hükümeti harekete geçirdi.

Hükümet sözcüsü Ankara Radyosunda okuduğu şarkıyla hükümetin tutumunu açık ve net ifade etti.

“Uzaklarda aramam
Hep benim içimdeydin
Taht kurmuştun kalbime
En güzel yerindeydin”
Bu karşılıklı şarkı atışması kimin kimden çıktığını, kimin, kimin içinde olduğundan çok, yıllardır süregelen aşkın,  artık bürokraside egemenlik kavgasına dönüştüğünün hem başlangıcı hem de göstergesi olacaktı.

Dershanelerine çok önem veriyordu hoca efendi. Çünkü dershaneler bu mutlu birlikteliğin ilk meyveleriydi. Bir ihtimal dershanelerinin kapatılacağını düşünmesi, onun uzun zamandır sinirlerini bozuyordu.
Katıldığı bir televizyon programında tansiyonunu ölçtürmek bahanesiyle sol kolunu uzatıp, Türk hükümetine kol saati hediye etmesi bu aşkın bittiğinin ilk işaretiydi. Bu işarete Ankara’nın yanıtı hiç gecikmedi.

Hükümet sözcüsünün ”Hoca efendinin pek değerli hediyesini aldık. Ziyadesiyle memnun olduk. Hiç altta kalmamak adına kendilerine İzmit saat kulesini hibe ediyor ve eşantiyon olarak da Çerkezköy saat kulesini veriyoruz.” demesiyle cemaat ile hükümet arasındaki ipler iyice gerildi. Çerkezköy saat kulesine yürümek isteyen grup ile çevik kuvvet arasında arbede yaşandı. Valinin araya girip herkese birer adet kol saati hediye etmesiyle taraflar olaysız dağıldı.

Türk hükümetinin kendisine hediye ettiği çifte saat kulelerine çok sinirlenen hoca efendi hazretleri: “ Kasımpaşa pasajında sesi büzüşesiceler” diye bağırarak kendisini bir anda Atlantik okyanusunun soğuk sularına bıraktı. Köpekbalıklarının tacizine uğramaktan ve boğulmaktan müritleri tarafından son anda kurtarılan hoca efendi hazretleri: “Bıraksalar Ankara’ya kadar yüzecektim” dedi. Hoca efendinin yüzerek Ankara’ya gelme ihtimaline karşı kıyı emniyeti alarm durumuna getirildi. Ve ardından cemaatin devlet içine sızmış örgütlenmelerini çökertmek için çalışmalar başlatıldı. Cemaatin hangi geometrik şekilde devlet içine sızdığının araştırılması için birkaç matematik profesörü ile anlaşma bile yapıldı. Devlet içinde yamuk bir devlet mi vardı? Yoksa üçgen bir yapı mı? Yuvarlak, çember veya yumurta devlet miydi bu? Paralel devlette karar kılındı ve düğmeye basıldı. Operasyonlara start verildi.

Yolsuzluk, üçkağıt, dalavere, ayakkabı kutusu imalatı ve belediye başkanı ticareti ile geçimini sağlayan firmalara operasyon yapmak isteyen ekipler üzerine operasyon yapmak isteyen başka ekiplerin amirlerinin görevden alınmasıyla kaos ülkede tavan yaptı. Adliye ve emniyette deprem üstüne deprem yaşandı. Birçok kamu görevlisi görevden alındı. Görevden almalar, yer değiştirmeler o kadar çoktu ki bu işleri organize etmesi için görevden alma-verme bakanlığı bile kuruldu. 3999 kişinin görevden alındığını söyleyen bakan “bu sayı manav etiketi gibi olmuş, bir kişiyi daha alalım, rakam yuvarlak olsun.” dedi. Görevden alınacak bürokrat kalmadığını anlayınca da kendisini görevden aldı.

Operasyon üstüne operasyon yapılması, herkesin birbirine operasyon yapması, kimin eli kimin operasyonunda belli olmaması, Avrupa basınında gülüşmelere sebep oldu ve ardından “Şu çılgın Türkler iyice çıldırdı, eşeğin kulağına suyu kaçırdılar.” yorumları yapıldı.

Gerim gerim gerilen toplumun hislerine sanatçıların açıklamaları tercüman oldu. Süperstarımız: “Yılın on iki ayı gerdiriyorum, bu kadar operasyonu bu kadar gerginliği ben bile bir arada görmedim.” dedi. Bunun üzerine önce süperstar açığa alındı, sonra da emniyet müdürü ve savcı olmadığı anlaşılınca da serbest bırakıldı. Operasyonlar ha babam  sürüyordu…

Bu yaşananlar,  çıkar ilişkileri bozulunca nefretin var olması, sergilenen ise bunun oratoryosu. Yüzyıllık komedidir Ankara Tiyatrosu.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
BAKIR - 10 yıl önce
maalesef, burasi muz cumhuriyeti.... konjonktöre göre haeket... sol demokrat
Avatar
tufan öztemur - 11 yıl önce
yüreğine ve emeğine sağlık ramazan abi çok beğendim
Avatar
ramazan azkın - 11 yıl önce @tufan öztemur
sağolasın tufanım..