Çerkezköy Özel Optimed Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Hakan Görmüş, gündemde olan, sağlığı ve toplumumuzu ciddi şekilde tehdit eden şarbon hastalığı hakkında bilgi verdi.
ŞARBON NEDİR?
“Şarbon, (antraks) toprakta bulunan bir bakterinin neden olduğu ve otçul hayvanlardan insana bulaşan ciddi bir hastalıktır. Daha çok sığır, koyun ve keçi gibi hayvanları etkiler. Ancak hasta hayvanlara ve ürünlerine temas eden insanlara da bulaşır. Şarbon bakterisi deri, akciğerler veya sindirim sistemi yoluyla vücuda girebilir. Belirtileri hastalığın bulaşma şekline göre değişir; cilt yaraları ve kara çıban, kusma veya şok görülebilir. Tüm şarbon türleri sonunda vücuda yayılabilir ve zamanında tedavi edilmez ise ölüme neden olabilir. Şarbonu önleyen aşı vardır ancak yüksek risk grubunda olan kişilere yapılır.
Şarbona neden olan Bacillus Antracis bakterisi çok dayanıklıdır ve rutin kullanılan dezenfektanlara dirençlidir. Hastalığa, hasta hayvan ile temas, hastalıklı etleri yemek ya da şarbon sporlarını solumak neden olur.
Hastaların %95’inde deri şarbonu görülür. Deri şarbonuna halk arasında kara çıban da denilir.
Şarbonlu etlerin yenilmesi ile bağırsak şarbonu oluşur; ölüm oranı yüksektir. Fakat iyi pişirilen etlerde mikrop ölür hastalık bulaşması olmaz.
Şarbon bakterisinin uyku hali olan spor formu çok dayanıklıdır, 140 °C derece gibi yüksek sıcaklıkta bile 30 dakika bekledikten sonra ölür, toprak ve suda uzun yıllar boyunca canlı kalabilir. Şarbon mikrobunun spor formu biyolojik silah yapımında en çok kullanılan bakterilerden biridir ve solunum yoluyla alındığında hızla ölüme yol açar. Yaygın olarak Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki tarım alanlarında görülür. Türkiye’de de kontrolsüz hayvan ithali nedeniyle görülmektedir.
ŞARBON NEDEN OLUR, NASIL BULAŞIR?
Şarbon insandan insana soğuk algınlığı veya grip gibi bulaşmaz, deriden temas ile bulaşabilir. Şarbon hastalığına neden olan Bacillus Anthracis oksijenli solunum yapan, hareketsiz ve sporla çoğalan bir bakteri cinsidir. Sporlar dış ortamlara, kuruluğa, soğuğa ve ultraviyole ışınlarına ve kimyasal dezenfektanlara oldukça dayanıklıdır.
İnsanlara genellikle hasta hayvanlar ve onların ürünlerine dokunarak, soluyarak ve sindirerek dolaylı veya doğrudan temas yoluyla bulaşabilir. Vücuda girdiğinde kısa süre sonra aktive olarak çoğalarak ağır hastalığa neden olur. İnsandan insana bulaşma olmaz.
DERİ ŞARBONU NEDİR?
Deri şarbonu, ciltte kesik veya açık yaralara sahip insanlar enfekte hayvanlara temas ettiğinde gelişir. En yaygın görülen şarbon şeklidir ve en az tehlikeli olandır. Özellikle el, kol, yüz ve boyun gibi açıkta kalan bölgelerde sık görülür. Bakterinin deri içinde depolanmasıyla ciltte kabarcık oluşumu arasında geçen süre genellikle 2-3 gündür.
Kabarcık ilk aşamada böcek ısırığına benzer ve kaşıntı yapar. Bakterinin aktifleşmesi ile toksin üretimi başlar. Üretim sonucunda kabarcıkların etrafında ödem oluşur. Kabarcık genişleyerek ortasından çöker ve sıvı ile dolar. Daha sonra kuruyarak kara çıban görünümü alır.
Özellikle yüz ve göz kapağındaki skarlar için cerrahi işlem gerekebilir. Ciddi hastalıkta lezyon özellikle göz çevresi, yüz, boyun ve göğüs üst bölümünde ise aşırı ödem ile seyredebilir. Bu durum malign (kötü huylu) ödem olarak adlandırılır.
Halk arasında kara çıban olarak bilinen deri şarbonu bazen solunumu etkileyecek kadar ciddi olabilir. Hastaların yalnızca %50’sinde ateş, halsizlik ve lökositoz bulunur.
“Tedavi edilmeyen deri şarbonunda ölüm oranı %10-20 civarındadır.”
AKCİĞER ŞARBONU NEDİR?
Nadiren görülür ama şarbonun en ölümcül şeklidir. Bakterilerin canlı formu değil de sporları nefes yoluyla bulaşır ve akciğere yerleşir. Hastalığın bu formu kontamine kıl, yün ve diğer hayvan ürünleri ile ilişkili endüstriyel hastalık şeklinde oluşur ya da bioterörizm ile ilişkili olabilir. Enfeksiyon genellikle bakteriye maruz kalındıktan bir hafta sonra gelişir, ancak 2 aya kadar sürebilir. Erken fark edilip tedavi edilmezse hastalığın ilerleyen aşamalarında hasta komaya girerek ölür.
SİNDİRİM SİSTEMİ ŞARBONU NEDİR?
Şarbonlu hasta hayvanların ürünleri yenildiğinde ya da içildiğinde sindirim sistemindeki mukoza tabakasında bu sefer canlı mikrop ile şarbon lezyonları oluşur. Bakteriler ağızdan bağırsağa kadar herhangi bir bölgede tahribata yol açsa da genellikle ağız-yutak boşluğunda ve bağırsaklarda daha etkindir. Kanama ve asite neden olabilir.
Erken dönemde; bulantı, kusma iştahsızlık, asteni, hafif diyare ve ateş gibi belirtileri olabilir. Bu nedenle erken dönemde tanı güçtür. Enfeksiyon genellikle mikroplu gıdaların tüketilmesinden 1-7 gün sonra gelişir. Erken teşhis edilmezse ölümcül olabilir.
ŞARBON TEDAVİSİ
Son zamanlara kadar penisilin şarbon tedavisinde seçkin ilaç olarak önerilirdi. Ancak günümüzde penisilin genellikle doğal olarak oluşan şarbon olgularında tercih edilse de, penisiline dirençli türlerin yaygınlaşması nedeniyle artık ilk tercih değildir. İlaç seçimi yapılmadan önce mutlaka antibiyotik duyarlılık testi sonuçlarına bakılarak karar verilmelidir.
Antibiyotikler: Her türlü şarbon enfeksiyonu, damar içi antibiyotikler (damardan verilen ilaç) dahil olmak üzere antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Penisilin tedavide seçilecek ilk antibiyotiktir. Bir kişide şarbon belirtileri varsa tam iyileşme şansına sahip olmak için mümkün olduğunca çabuk tıbbi bakım alması gerekir.
Antitoksin: Vücutta şarbon toksinleri salındıktan sonra olası bir tedavi antitoksindir. Antitoksinler vücuttaki antraks toksinlerini hedef alır. Doktorlar antitoksini diğer tedavi seçenekleriyle birlikte kullanırlar. Bu ilaçlar hala deneysel olarak kabul edilmektedir. Bu tedaviler ancak erken teşhis söz konusu ise etkilidir, hastalık ilerlediği takdirde hasta yoğun bakım ünitelerinin olduğu hastanelere yatırılır.
ŞARBON AŞISI NEDİR, NE ZAMAN YAPILMALI?
Şarbon aşısı canlı bakteriler içermez ve enfeksiyona yol açmaz. Hem cilt hem de akciğer şarbonuna karşı koruma sağlamaktadır. Ancak genel bir şarbon aşısı uygulaması yoktur. Aşı daha çok enfekte olan hayvanlar ile el teması olanlara, belirli laboratuvar çalışanlarına ve bazı askeri personele önerilir. Ayrıca şarbon hastalığı geçirenlere de şarbon aşısı yapılabilir. Altı ayda bir yapılan üç aşı etkili bir koruma sağlar. Aşı alerjik reaksiyon yapabilir.
ŞARBONDAN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
•Şarbon bakterileri toprakta yıllarca yaşayabilir. Bu nedenle şarbon hastalığının yaygın görüldüğü bölgelerde hayvanlara aşı yapılmalıdır.
•Hayvanlarda şarbon vakasına rastlanıldığında kesinlikle sağlık birimlerine haber verilmeli ve bölgenin karantina altına alınması sağlanmalıdır.
•Karantina süresi sona ermeden hayvanlar kesilmemeli ve etleri tüketilmemelidir.
•Şarbonlu olduğundan şüphelenilen veya şarbondan ölen hayvanlar asla kesilmemeli, derisi ya da postu yüzülmemelidir.
•Şarbondan ölen hayvanlar yakılarak imha edilmeli ya da yaklaşık 2 metre derinliğinde çukurlar açılıp üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülmelidir.
•Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları araçlar dezenfekte edilmelidir.
•Hasta hayvanların temas ettiği yemlikler ve gübreleri yakılarak imha edilmelidir.
•Şarbonun yaygın olduğu bir ülkeye seyahat edildiğinde mümkün olduğunca hayvan ve hayvan derileriyle temastan kaçınmalıdır. Ayrıca iyi pişirilmemiş et yenmemelidir.
•Hayvanlar ve ürünleriyle temasta olanlar beden temizliğine özen göstermelidir.
•Çiğ ya da az pişmiş et yenmemelidir.
ŞARBONLU ET NASIL ANLAŞILIR?
Şarbon nedeniyle ölmüş olan ya da hasta olduğu halde kesilip satılan hayvanların etlerinde bazı farklılıklar vardır. Şarbonlu hayvanların etlerinde çok çabuk bir kokuşma görülür. Şarbonlu etlerin çeşitli yerlerinde ödemler ve kabarmalar görülebilir. Hayvanın derisi yüzüldüğünde deri altı damarları çok dolgundur, kesilen damarlardan siyah kan gelir. Şarbonlu hayvanın kanı çok koyu renktedir ve pıhtılaşmaz. Ancak hava ile temasta bir süre sonra rengi kızarır ve pıhtılaşmaya başlar. Karaciğer, böbrekler ve dalakta ciddi oranda şişme ve büyüme vardır. Şarbonlu etin kesilen yüzü koyu renktedir, içinden katran gibi bir kan sızar. Şarbonlu hayvanların etlerinin ve süt gibi ürünlerinin satılması kesinlikle yasaktır. Hasta hayvanlara dokunmak ya da şarbonlu et yemek çok tehlikelidir.”
“Şarbon, (antraks) toprakta bulunan bir bakterinin neden olduğu ve otçul hayvanlardan insana bulaşan ciddi bir hastalıktır. Daha çok sığır, koyun ve keçi gibi hayvanları etkiler. Ancak hasta hayvanlara ve ürünlerine temas eden insanlara da bulaşır. Şarbon bakterisi deri, akciğerler veya sindirim sistemi yoluyla vücuda girebilir. Belirtileri hastalığın bulaşma şekline göre değişir; cilt yaraları ve kara çıban, kusma veya şok görülebilir. Tüm şarbon türleri sonunda vücuda yayılabilir ve zamanında tedavi edilmez ise ölüme neden olabilir. Şarbonu önleyen aşı vardır ancak yüksek risk grubunda olan kişilere yapılır.
Şarbona neden olan Bacillus Antracis bakterisi çok dayanıklıdır ve rutin kullanılan dezenfektanlara dirençlidir. Hastalığa, hasta hayvan ile temas, hastalıklı etleri yemek ya da şarbon sporlarını solumak neden olur.
Hastaların %95’inde deri şarbonu görülür. Deri şarbonuna halk arasında kara çıban da denilir.
Şarbonlu etlerin yenilmesi ile bağırsak şarbonu oluşur; ölüm oranı yüksektir. Fakat iyi pişirilen etlerde mikrop ölür hastalık bulaşması olmaz.
Şarbon bakterisinin uyku hali olan spor formu çok dayanıklıdır, 140 °C derece gibi yüksek sıcaklıkta bile 30 dakika bekledikten sonra ölür, toprak ve suda uzun yıllar boyunca canlı kalabilir. Şarbon mikrobunun spor formu biyolojik silah yapımında en çok kullanılan bakterilerden biridir ve solunum yoluyla alındığında hızla ölüme yol açar. Yaygın olarak Güney Amerika, Afrika ve Asya’daki tarım alanlarında görülür. Türkiye’de de kontrolsüz hayvan ithali nedeniyle görülmektedir.
ŞARBON NEDEN OLUR, NASIL BULAŞIR?
Şarbon insandan insana soğuk algınlığı veya grip gibi bulaşmaz, deriden temas ile bulaşabilir. Şarbon hastalığına neden olan Bacillus Anthracis oksijenli solunum yapan, hareketsiz ve sporla çoğalan bir bakteri cinsidir. Sporlar dış ortamlara, kuruluğa, soğuğa ve ultraviyole ışınlarına ve kimyasal dezenfektanlara oldukça dayanıklıdır.
İnsanlara genellikle hasta hayvanlar ve onların ürünlerine dokunarak, soluyarak ve sindirerek dolaylı veya doğrudan temas yoluyla bulaşabilir. Vücuda girdiğinde kısa süre sonra aktive olarak çoğalarak ağır hastalığa neden olur. İnsandan insana bulaşma olmaz.
DERİ ŞARBONU NEDİR?
Deri şarbonu, ciltte kesik veya açık yaralara sahip insanlar enfekte hayvanlara temas ettiğinde gelişir. En yaygın görülen şarbon şeklidir ve en az tehlikeli olandır. Özellikle el, kol, yüz ve boyun gibi açıkta kalan bölgelerde sık görülür. Bakterinin deri içinde depolanmasıyla ciltte kabarcık oluşumu arasında geçen süre genellikle 2-3 gündür.
Kabarcık ilk aşamada böcek ısırığına benzer ve kaşıntı yapar. Bakterinin aktifleşmesi ile toksin üretimi başlar. Üretim sonucunda kabarcıkların etrafında ödem oluşur. Kabarcık genişleyerek ortasından çöker ve sıvı ile dolar. Daha sonra kuruyarak kara çıban görünümü alır.
Özellikle yüz ve göz kapağındaki skarlar için cerrahi işlem gerekebilir. Ciddi hastalıkta lezyon özellikle göz çevresi, yüz, boyun ve göğüs üst bölümünde ise aşırı ödem ile seyredebilir. Bu durum malign (kötü huylu) ödem olarak adlandırılır.
Halk arasında kara çıban olarak bilinen deri şarbonu bazen solunumu etkileyecek kadar ciddi olabilir. Hastaların yalnızca %50’sinde ateş, halsizlik ve lökositoz bulunur.
“Tedavi edilmeyen deri şarbonunda ölüm oranı %10-20 civarındadır.”
AKCİĞER ŞARBONU NEDİR?
Nadiren görülür ama şarbonun en ölümcül şeklidir. Bakterilerin canlı formu değil de sporları nefes yoluyla bulaşır ve akciğere yerleşir. Hastalığın bu formu kontamine kıl, yün ve diğer hayvan ürünleri ile ilişkili endüstriyel hastalık şeklinde oluşur ya da bioterörizm ile ilişkili olabilir. Enfeksiyon genellikle bakteriye maruz kalındıktan bir hafta sonra gelişir, ancak 2 aya kadar sürebilir. Erken fark edilip tedavi edilmezse hastalığın ilerleyen aşamalarında hasta komaya girerek ölür.
SİNDİRİM SİSTEMİ ŞARBONU NEDİR?
Şarbonlu hasta hayvanların ürünleri yenildiğinde ya da içildiğinde sindirim sistemindeki mukoza tabakasında bu sefer canlı mikrop ile şarbon lezyonları oluşur. Bakteriler ağızdan bağırsağa kadar herhangi bir bölgede tahribata yol açsa da genellikle ağız-yutak boşluğunda ve bağırsaklarda daha etkindir. Kanama ve asite neden olabilir.
Erken dönemde; bulantı, kusma iştahsızlık, asteni, hafif diyare ve ateş gibi belirtileri olabilir. Bu nedenle erken dönemde tanı güçtür. Enfeksiyon genellikle mikroplu gıdaların tüketilmesinden 1-7 gün sonra gelişir. Erken teşhis edilmezse ölümcül olabilir.
ŞARBON TEDAVİSİ
Son zamanlara kadar penisilin şarbon tedavisinde seçkin ilaç olarak önerilirdi. Ancak günümüzde penisilin genellikle doğal olarak oluşan şarbon olgularında tercih edilse de, penisiline dirençli türlerin yaygınlaşması nedeniyle artık ilk tercih değildir. İlaç seçimi yapılmadan önce mutlaka antibiyotik duyarlılık testi sonuçlarına bakılarak karar verilmelidir.
Antibiyotikler: Her türlü şarbon enfeksiyonu, damar içi antibiyotikler (damardan verilen ilaç) dahil olmak üzere antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Penisilin tedavide seçilecek ilk antibiyotiktir. Bir kişide şarbon belirtileri varsa tam iyileşme şansına sahip olmak için mümkün olduğunca çabuk tıbbi bakım alması gerekir.
Antitoksin: Vücutta şarbon toksinleri salındıktan sonra olası bir tedavi antitoksindir. Antitoksinler vücuttaki antraks toksinlerini hedef alır. Doktorlar antitoksini diğer tedavi seçenekleriyle birlikte kullanırlar. Bu ilaçlar hala deneysel olarak kabul edilmektedir. Bu tedaviler ancak erken teşhis söz konusu ise etkilidir, hastalık ilerlediği takdirde hasta yoğun bakım ünitelerinin olduğu hastanelere yatırılır.
ŞARBON AŞISI NEDİR, NE ZAMAN YAPILMALI?
Şarbon aşısı canlı bakteriler içermez ve enfeksiyona yol açmaz. Hem cilt hem de akciğer şarbonuna karşı koruma sağlamaktadır. Ancak genel bir şarbon aşısı uygulaması yoktur. Aşı daha çok enfekte olan hayvanlar ile el teması olanlara, belirli laboratuvar çalışanlarına ve bazı askeri personele önerilir. Ayrıca şarbon hastalığı geçirenlere de şarbon aşısı yapılabilir. Altı ayda bir yapılan üç aşı etkili bir koruma sağlar. Aşı alerjik reaksiyon yapabilir.
ŞARBONDAN KORUNMA YOLLARI NELERDİR?
•Şarbon bakterileri toprakta yıllarca yaşayabilir. Bu nedenle şarbon hastalığının yaygın görüldüğü bölgelerde hayvanlara aşı yapılmalıdır.
•Hayvanlarda şarbon vakasına rastlanıldığında kesinlikle sağlık birimlerine haber verilmeli ve bölgenin karantina altına alınması sağlanmalıdır.
•Karantina süresi sona ermeden hayvanlar kesilmemeli ve etleri tüketilmemelidir.
•Şarbonlu olduğundan şüphelenilen veya şarbondan ölen hayvanlar asla kesilmemeli, derisi ya da postu yüzülmemelidir.
•Şarbondan ölen hayvanlar yakılarak imha edilmeli ya da yaklaşık 2 metre derinliğinde çukurlar açılıp üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülmelidir.
•Hasta hayvanların bulundukları yerler ve taşındıkları araçlar dezenfekte edilmelidir.
•Hasta hayvanların temas ettiği yemlikler ve gübreleri yakılarak imha edilmelidir.
•Şarbonun yaygın olduğu bir ülkeye seyahat edildiğinde mümkün olduğunca hayvan ve hayvan derileriyle temastan kaçınmalıdır. Ayrıca iyi pişirilmemiş et yenmemelidir.
•Hayvanlar ve ürünleriyle temasta olanlar beden temizliğine özen göstermelidir.
•Çiğ ya da az pişmiş et yenmemelidir.
ŞARBONLU ET NASIL ANLAŞILIR?
Şarbon nedeniyle ölmüş olan ya da hasta olduğu halde kesilip satılan hayvanların etlerinde bazı farklılıklar vardır. Şarbonlu hayvanların etlerinde çok çabuk bir kokuşma görülür. Şarbonlu etlerin çeşitli yerlerinde ödemler ve kabarmalar görülebilir. Hayvanın derisi yüzüldüğünde deri altı damarları çok dolgundur, kesilen damarlardan siyah kan gelir. Şarbonlu hayvanın kanı çok koyu renktedir ve pıhtılaşmaz. Ancak hava ile temasta bir süre sonra rengi kızarır ve pıhtılaşmaya başlar. Karaciğer, böbrekler ve dalakta ciddi oranda şişme ve büyüme vardır. Şarbonlu etin kesilen yüzü koyu renktedir, içinden katran gibi bir kan sızar. Şarbonlu hayvanların etlerinin ve süt gibi ürünlerinin satılması kesinlikle yasaktır. Hasta hayvanlara dokunmak ya da şarbonlu et yemek çok tehlikelidir.”